17 Haziran 2011 Cuma

Kürd Cografyasinin Ekolojisi

ÇEVRE ve EKOLOJİ

Son 100 bin yıl da birçok kurak ve iklim döngüsünden geçen Kurdistan’ın zengin bitki örtüsü, zaman zaman gelişmiş, zaman zaman gerilemiş ve yerel fauna ile floranın doğası ve zenginliğinde inanılmaz derecede bir değişme görülmüştür.







Yaklaşık 12 000 yıl kadar önce, Kurdistan’da hayvanların evcilleştirilmesi ve tohumların ıslahına başlandığında, hala önemli miktarda buzul bölge mevcuttu ve yağış rejimi günümüzden farklı olmamakla birlikte, iklimin mevsim döngüsü oldukça farklıydı. Ekosistemin bu dönemdeki en çarpıcı özelliği, çok zengin tohumlu ve yabani bitkilerin yanında, soğanlı ve diğer çiçekli bitkiler içeren otlaklarla kaplı oluşudur. Büyük yabani koyun, keçi ve domuz sürüleri gibi otçul memelilerin yanı sıra, göçmen kuş sürüleri bu zengin besin kaynağından yararlanmak için bu alanlarda yaşamışlardır. Bu alanlar, yeni ve devrim yaratacak iki teknolojinin keşfedilmesi için ideal bir yer: tarım ve hayvanların evcilleştirilmesi.









İklim ve ekolojik değişimdeki son evre, geri kalan buzulların çekilmesi, sıcaklığın tüm gücü ile geri dönüşü ve kuzeye doğru kayan sıcak hava akımlarının yağmur taşıyan bulutları harekete geçirmesiyle birlikte, yaklaşık olarak 8000 yıl önce başladı. Yaklaşık olarak 6000 yıl öncesine gelindiğinde, bu Asya muson rejimi Kurdistan’ın doğusuna ulaşarak bir çok iç gölü oluşmasına yol açtı. Bu durum buzulların daha da yükseklere çekilmesine, zaten kış ve ilkbahara mevsimlerinde bol yağış alan bu dağların yazında yeterli yağış almasına ve bunun sonucu olarak da bitki örtüsünün dağ eteklerine yayılmasına neden oldu.
Soğuk tundralar ve seyrek otlaklar, balta girmemiş sedir, çam, ardıç, doğu çalısı, dışbudak, kavak, çınar ve en önemlisi de meşe ile kestane ormanlarının oluşmasına izin verdi. Daha korunaklı vadilerde ise meyve ve fındık ağaçlarından oluşan geniş alanlar görülmeye başlandı. Bu dönemde boz ve siyah ayı gibi yeni havyalar bu yeni ormanlarla birlikte çoğaldı.
Bundan yaklaşık 4000 yıl kadar önce Gılgameş destanı ile başlayan ve Mezopotamya uygarlıklarının çivi yazısı arşivlerinden günümüze ulaşan belgelerin tümü Zagros’u “her yöne doğru binlerce kilometre” uzanan “sedir ormanları” ülkesi olarak betimler.









Bir çok Kürt ormanı tarihteki daha ılıman iklimden miras kalan ormanlardır ve bir kez büyük ölçüde kesildi mi, bir daha kendini yenileme yeteneğine sahip değildir. Orman bir kez kökten kesildiğinde, korudukları mikro-iklim ve ekosistem bütünü ile buharlaşır(yok olur). Önce sedir gitti, çamda onu izledi. Asurlular, Medler ve Ahameniler zamanında çam en fazla resmedilen ağaç, çam kozalağı en gözde motif olarak, sarayları M.Ö.330 yılına kadar süslerken, bu dönemden sonra görülmemesi, çam ormanlarının yok olma zamanının yaklaşık olarak M.Ö.3. veya 4.yy.a denk düştüğünü göstermektedir.
Bitki örtüsünde ki bu tahribat doğal olarak genel iklim ve ekosistemin hasarı tamir edebilme kabiliyetinde güçlü ve olumsuz bir etki yaratmıştır. 19. ve 20.yy.da yapılan tahribat ise antik çağlardan bu yana verilen bütün zararı cüce bırakacak kadar büyüktür. Bitki örtüsünden yoksun kalan verimli üst toprak tabakası şiddetli bahar yağmurları,kışın ve ilkbaharda toprak kayması ile yer değiştiren ve yerleşim yerlerine zarar vermektedir. Irmaklar ağına karışıp yok olan bu değerli üst toprak tabakası sadece ülkenin gelecekteki doğa verimliliğini değil fakat ayni zamanda mevcut barajları da tehlikeli bir oranda doldurarak, bölgenin geniş hidrolik potansiyelini de yok etmektedir.
Şüphesiz bu tahribat Kurdistan ile sınırlı değil: komşu bölgelerin ekosistemleri, aslında dünya, benzer biçimde insan tahribatının izlerini taşımaktadır.
Kurdistan da askeri operasyonlar sırasında ağır askeri ekipmanın aktarımı ve kimyasal ve biyolojik silah kullanımı, bombardıman ve askerlerin kasten orman yakmaları gibi uygulamaların tümü, zaten kırılgan olan çevrenin tamamen harap olmasına katkıda bulunmaktadır.

FLORA ve FAUNA

Antik dönemde kurdistan’da ormanların varlığına tanıklık eden yeteri miktarda meşe, kestane, cüce meşe, ardıç, çam, sedir ve yabani meyve ağacı günümüze kadar ulaşmıştır. Meşe ve cüce meşe Zagros ormanlarından geriye kalan en yaygın ağaçlardır. Meşe ormanları yabani kestane ile birlikte, bol miktarda bulunabilen yer mantarı gibi, fakirlerin yiyeceğini oluşturan, oldukça değerli pek çok mantar çeşidi için de ideal ekosistemlerdir. Ayrıca, ormanlarda üzüm, kiraz, armut, ayva, dut, böğürtlen, fındık, ceviz, ve badem gibi bir çok yabani meyve, kabuklu ve kabuksuz yemişte toplanabilir.
Bölge antik zamanlardan bu yana zengin çiçek çeşitliliği ile tanınır. Kurdistan muhtemelen lale, sümbül, çiğdem, nergis, gibi bir çok soğanlı bitkinin, kediotu ve çuhaçiçeği gibi şifalı bitkilerin evcilleştirildiği yerdir. Bolca bulunan kokulu otlar ve çiçekler, ünlü Kürt süt ürünlerinin enfes kokularının da kaynağıdır.









Fauna zenginliğini, hala bol bulunan siyah ve boz ayı, kurt, sırtlan, domuz, tilki, kunduz, geyik, çakal, çita, leopar, gibi bir çok yerli yada göçmen kuş, kınalı keklik, kartal, toy kuşu, leylek, çulluk, bıldırcın, üveyik, kaya güvercini, kara tavuk, turna, ala karga, arı kuşu, sığırcık, tepeli taygar : küçük ve büyük kaplumbağa, kertenkele ve yılan gibi sürüngenler ile korumuştur. Bunlar ek olarak, tatlı su ve nehir sistemindeki sazan, alabalık gibi balıklar ve kör balık da dahil olmak üzere, yer altı suları ve kaplıcalarda kırktan fazla balık türü bu bölgelerdeki sularda bulunmaktadır.






Eski Kürt çömlekleri ve Asur kabartmalarında resmedilen bir çok hayvan türü bugün artık kurdistan’da mevcut değildir. Arkeolojik kanıtlara göre, fil M.Ö. 1000 yıllarının başlangıcına kadar Kürt yaylalarında avlanmışken, İran aslanının geçen yüzyılın başlangıcına kadar yaşadığı bilinmektedir. Büyük toy kuşu hala mevcuttur.




Dicle nehri vadisi kaplanının sadece klasik çağın son dönemlerine kadar yaşadığı sanılmaktadır. Roma şehirlerinde sahnelenen kaplan avlama oyunlarında kullanılan hayvanların kaynağı bu bölgedir.









Muhtemelen dinsel ayinlerde kullanılmış olan bazı büyük kuş kemikleri orta Kurdistan’ın Şanidar-Zâwi Çami mağaralarının üst-katmanından çıkarılmış ve bunların 10 800 yaşında oldukları saptanmıştır. Bunlar sakallı akbaba, kızıl akbaba, beyaz kuyruklu kartal, küçük kartal ve büyük toy kuşu kemiklerinden oluşmaktadır. Eyyubi Kürt krallığı ve kral selahaddin için arma modeli görevi gören, kaya kartalı ve Şawât yada büyük toy kuşu (otis tarda), bölgenin kolay ulaşılmaz yerlerinde az sayıda bulunmaktadır. Bu iki büyük ve kutsal kuş türü dışında kalan kuşlardan bir çoğu, bugün kurdistan’da ortadan kakmış durumdadır. Bu iki muhteşem kuşun kanat açıklığı 2,5 metrenin üstündedir; Bu kuşların niçin eski dini ayinlerde kullanıldığı anlaşılmaktadır.









Kuzey, batı ve orta Kurdistan dünyaca ünlü botanikçilerin gözdesi halindedir çünkü burada bulunan bitki ve hayvan topluluğunun bir çoğu dünyada mevcut değildir. Son dönemlerde ünlü botanikçi Davis bu yörelerdeki bitki haritasını oluşturduğunda yöresel isimlendirme yaptığı gerekçesiyle Türk devletini kızdırmıştır. Burada bile Kürtler üzerinde yorun bir baskının olduğu gözler önündedir.









Edip polat’ın bilim dilinde Kürtler adli eserinde güneydoğu ve çevre illerinin flora ve fauna’sını çok net şekilde çıkardığını görmekte ve isimlendir bakımından yörenin dili olan Kürtçe kullanması nedeniyle ve bilim dünyasına ışık olacak bu eser maalesef üniversiteler tarafından okunmamaktadır. Bu kitap ışığında Kürt coğrafyasının çok zengin çeşit içerdiğini görmekte ve dünyanın hiçbir yerinde bulunmayan bitki ve hayvanların bu coğrafyada yaşadığını görmekteyiz.









TARIM

Kurdistan’da yüksek rakımlı otlakların bol miktarda bulunması, eskiden beri Kurdistan’ı hayvancılık için elverişli bir yer haline getirmiştir, ancak Kurdistan’ın pek çok alanı aynı zaman da yoğun tarıma da elverişlidir. Ormanlık araziler ve onların yarattığı ağır tahribattan farklı olarak, otlak bölgeler görece daha iyi durumda kalmıştır ve hayvan otları için bereketli bir kaynak oluşturmaya devam etmektedir. Zengin otlaklarda, tüm tarihsel dönemlerde, tarım sektörünün egemen olup olmamasından bağımsız olarak, bu ekonomik bölgenin faydalarından bir çok ülke faydalanmıştır.

Pek çok otlak bölge tarım için elverişli olmasına rağmen, diğer pek çoğunda, özellikle de sarp yamaçlarda ve ulaşılması zor olan platolarda bulunan bölgelerde, hayvancılık, en sürdürülebilir kaynak kullanımı anlamına gelmektedir. Pek çok bölgede, yüksek rakım, uygun su kaynaklarının bulunmayışı, toprak özelliklerinin uygun olmayışı gibi kimi diğer faktörler belirli bir otlak arazisinin tarım arazisine dönüştürülmesini imkansız hale getirebilmektedir. Günümüzde bir çok Kürt değerli kaynakları kullanarak hayvancılık yapmaktadır. Böyle mevsimlik sürücülüğün hareket alanı doğal olarak oldukça sınırlıdır. Sürü ait olduğu asil yerleşim yerinden birkaç günlük yürüyüş mesafesi kadar uzaklaşabilir ve böylece daha uzak ve ulaşılması güç olan otlaklar yavaş yavaş üretim dışı bırakılmaktadır. Oysa modern-öncesi göçebelerin bunlar gibi sınırlamaları yoktur.

Bölgenin sürekli askeri tahribata uğraması, ve arazilerin mayınlanarak kullanılmaz hale getirilmesi, bunu yanı sıra halkın büyük bir bölümünün, göçe zorlanması nedeniylen boşaltılan binlerce köye rağmen tarım halen büyük bir sektör olarak canlılığını sürdürmektedir.

Öte yandan, büyük ve verimli dağ vadileri, tarım için fazlasıyla alan sağlamaktadır. Dağlık doğasına rağmen Kurdistan, oransal olarak Ortadoğu’daki çoğu ülkeden çok daha fazla sulanabilir araziye sahiptir. Genişleyen nehir vadileri, orta kesimlerdeki dağ kitlesini saymazsak, kurdistan’da kafes tipi verimli tarla alanları yaratmaktadır. Bu durum, tarımın neredeyse kesin bir şekilde kurdistan’da icat edildiği, bunun yanı sıra, inekler ve pirinç hariç olmak üzere, neredeyse temel tahılların ve çiftlik hayvanlarının da kurdistan’da evcilleştirildiği olgusu pekala da açıklayabilir. O gün den bu yana, farklı önem derecelerinde olsa bile, Kurdistan ekonomisi hep tarımsal bir temele dayanmıştır.
Kurdistan’da geleneksel olarak geniş bir tahıl ve sebze çeşitliliği yetiştirilmiştir; buğday, mercimek, nohut, arpa bunların en yaygın olanlarıdır.

Paraya çevrilebilen tütün, şeker pancarı ve pamuk gibi ürünler yerel ekonomide giderek daha belirleyici bir rol oynamaya başlamıştır. Tütünün kalitesi iyidir, bölgenin pipo tütünü ise Ortadoğu’nun her yerinde rağbet görmektedir(ayrıca nargile için de bu tütün tercih edilmektedir)









Mevsimlerin uzun sürdüğü, bol miktarda güneş alan dağ eteklerindeki verimli topraklarda pamuk, tercih edilen bir peşin para kaynağı haline gelmiştir. Türkiye’deki batı kurdistan’da, GAP projesi kalkınma planı kapsamında, etrafı çevrelenen geniş topraklar pamuk üretimine tahsis edilecektir. Suriye ve ırak Kurdistanı’nda da pamuk üretim düzeyi arttığından, bu bitkinin önümüzdeki yıllarda Kurdistan ekonomisinde önemli derecede rol oynaması beklemektedir.

Şeker pancarı geççiğimiz yüz yılın ortalarında geniş kapsamlı plantasyon çiftçiliği için ekilmeye başlanmıştı. Günümüzde kurdistan’da çeker pancarı işleyen, irili ufaklı pek çok fabrikaya rastlanmaktadır; bu fabrikalar yerel pazarlar ve devlet pazarı için şeker üretmektedir.

Zeytin, yerel ölçekte paraya çevrilebilen bir mahsuldür ve ağırlıklı olarak batı kurdistan’da, Akdeniz’e yakın bölgelerde yetişmektedir. Yemek ve diğer kullanımlar için ihtiyaç duyulan yağlar geleneksel olarak mandıracılıkta elde edildiği için zeytinyağı bir ihtiyaç olmaktan çok, bir lezzet tercihi olarak kalmaktadır.









Yörece yakın bir zamanda Kurdistan getirilen birkaç temel mahsulün kullanım alanı giderek genişlemektedir. Mısır, soya fasulyesi ve ayçiçeği genellikle satılmak üzere üretilen mahsullerdendir. Bunlar devlet pazarlarına bitkisel yağ sağlamakta, ancak bu mahsullerin giderek artan bir oranı günümüzde hızlı gelişen kümes hayvanları sektöründe yem olarak kullanılmaktadır. Genel anlamda kuzey kurdistanda yetiştirilen patates ise yerel olarak satılmaktadır.









Zagros-Toros ormanlarında pek çok meyve ve ceviz ağacı doğal bir şekilde büyür. Doğal bir şekilde büyüyen bu ağaçlardan geleneksel olarak fıstık, badem, kestane ve meşe palamudu toplanmıştır. İşlenen koruluklardan ise giderek çok daha fazla mahsul toplanmaktadır. Kendiliğinden yetişen ağaçların doğal alanlarında yetiştirilen bu koruluklar giderek daha verimli hale gelmektedir.









Yabani küçük ve yumuşak meyveler(çilek ve kiraz gibi), özellikle de siyah ve beyaz dut, neredeyse her köyde bulunmakta, ancak henüz pazara sunulacak kadar büyük miktarda üretilmemektedir. Dut ve daha az ölçüde diken üzümü şimdilik tercih edilen yemişler. Kurutuldukları için, yıl boyunca kullanılmaktadır.









Ülkenin geniş arazilerinde, üzüm de dahil olmak üzere, çeşitli meyveler yetiştirilmektedir. Ayrıca çeşitli mıntıkalarda bir çok yabani meyve toplanmaktadır. Bunlar özellikle kurutulmuş halleriyle, Kürt beslenme rejiminde önemli bir yer tutmaktadır.
Kuru meyve hızla, toplam parasal değerleri bakımından, pamuk ve tütünü bile geride bırakan paraya çevrilebilir mallar haline gelmektedir. Kuru meyve Pazarı acısından dünya pazarında yer almaktadır. Uluslar arası yaş ve kuru meyve pazarının büyümesi, bu malların dolaştığı yerel pazarların önüne geçerek söz konusu sektörü karlı bir sektör haline getirmiştir.









Meşe ormanlarında yabani olarak bol miktarda yetişen ve batı’da işinin ehli olan herhangi bir ahçının gözdesi olan yer mantarları(çema) kurdistan’da yoksulların yiyeceğidir. Özel gıda ihtiyacının değerli bir kaynağı haline gelen Kürt yer mantarları en azından ABD ve Avrupa’daki gıda pazarlarında Japonların kazançlı shiitake mantarlarıyla rekabet edebilir.

Çiftlik Hayvanları

Tarımsal üretime hayvansal ürünlerde dahildir. En önemli hayvanlar geleneksel olarak koyun ve daha düşük oranda keçi olmuştur. Keçiler artık kolayca pazarlanabilen mallar olmaktan çıkmıştır; keçiler, özellikle de bir tiftik kaynağı olan ankara keçisi, tiftiklerinden ve tüylerinden dolayı özel ihtiyaçlara hitap etmektedir. Bir zaman sayıları milyonları bulan keçilerin sayısı, pazarın küçülmesinden dolayı ve ayrıca keçilerin otlaklara ve ormanlık alanlara verdiği zarardan dolayı hızla düşmektedir.









Öte yandan koyunlar sayıca artmakla kalmayıp, aynı zamanda bir ihracat ürünü olarak giderek daha fazla önem kazanmaktadır. Et artık soğutuculu taşımacılıkla yada dondurularak uzak iç ve diş pazarlara ulaşabilmekte ve böylece kürt üreticiler için büyük bir gelir kaynağı haline gelmektedir. Ortadoğu pazarında taze etin tercih edilmesi kürt taze kuzu eti için hazir bir pazarı garantilemektedir.

Yerel dokumacılıkta kullanılan yün şimdilerde büyüyen bir mekanik tekstil endüstrisini beslemektedir. Koyunlar her zaman en önemli yün kaynağı olmuşlardır ve şu anda çok daha önemli bir yün kaynağı haline gelmişlerdir.
Köylerde az sayıda bulunan inekler ve boğalar süt ve et sağlamakta, aynı zamanda daha öneceleri çekim hayvani olarak kullanılmaktaydılar. Fakat zamanla yerlerini mekanik motorlar aldığı için, koyunlar yerini inek sütü içme geleneği, inek sayısını arttırmasa bile ciddi bir düşüşün önüne geçecektir..

Bununla birlikte, ortaçağ anlatılarında Kürt mandıracılığına atfedilen geleneksel kusursuzluk yalnızca koyun ürünleriyle sınırlı kalmıştır. Yerel peynirler, yoğurt, lor peynirleri, ayran, tereyağı ve eritilmiş yağ, daha ziyade geçmişte Kürt mandıracılığı geleneksel göstergesi olan, kendine has, çiçeğimsi, hoş bir kokuya sahiptir.
Giderek artan sayıdaki çiftlik hayvanı çiftlik yan ürünleriyle “saman, sap, şeker pancarı posası vb.” beslenmekte ve hayvanlar artık, mandıra ürünlerinin kendine has kokusunu yaratan çiçeklik alanlarda otlatılmamaktadır.
Yaban domuzları ve damızlık erkek domuzlar çok yaygındır, ancak, İslami beslenme yasaları domuz etini yasakladıkları için ve Müslüman olmayan Kürtler Müslümanlarla zaten hassas olan ilişkilerine bir başka ihtilaf konusu eklememek için domuz eti et pazarında rağbet görmemektedir. Yakın mesafedeki Avrupa’ya yönelik domuz eti ürünleri ihracatı için ciddi bir potansiyel bulunmasına rağmen, kurdistan’da bu sektör için bir gelecek olup olmadığı kuşkuludur.
Çayırlardan elde edilen ekonomik randımanın olasılığı sonuçta sınırlı iken, yerel beslenme ihtiyacının beslenme ihtiyacının karşılanması ve ihraç edilebilir mallar bakımından, çiftlik alanları ve meyve bahçeleri büyük bir potansiyel taşımaktadır. Nadasa bırakılmış geniş mera alanları, zengin yüzeyleri, yüzey altları ve yağış oluşan su kaynakları kullanılarak, yoğun bir tarımsal üretime açılabilir.



Kaynak;Mehrdad R. IZADY
(Kürtler vb...)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

.

.

.

.

  © Blogger template 'Minimalist H' by Ourblogtemplates.com 2008

Back to TOP